KonferanslarVideolar
Mekkeden Medineye Hz Peygamberin Mücadele Sünneti ve Yoldaki İşaretler Konferansının 2. Bölümü Videoları
Kalemder’in organize ettiği, Mekkeden Medineye Hz Peygamberin Mücadele Sünneti ve Yoldaki İşaretler Konferansının 2. Bölümü Yapıldı
Kalemder dernek binasında yapılan Konferansın 2. Bölümüne de İlgi büyüktü. Program Ahmed Kalkan hocanın misafirlere hoşgeldin demesi ve kısa bir konuşma yapmasıyla başladı. Sonra konuşmasını yapması için Mehmet Pamak’ı kürsüye çağırmasıyla Mehmet Pamak’ın sunumuna geçildi.
Mehmet Pamak Konuşmasına 1. Bölümden kısa bir özet sunarak giriş yaptıktan sonra, ağırlıkla Resulün önderliğinde ilk Kur’an neslinin Mekke’den Medine’ye uzanan mücadele sürecini, nüzul sırasıyla vahyi ölçüleri ve siyer bilgilerini birlikte dikkate alarak değerlendirdi. Ülkede ve bölgede tevhidi uyanış süreci bakıyesi kesimlerde meydana gelen sistem içi siyasete savrulmaları da Kur’an ve siyer ölçü ve bilgileriyle değerlendiren Pamak, bu kesimlerin söz konusu yanlış tercihlerini meşrulaştırmak amacıyla siyerden yaptıkları yanlış çıkarımlara ya da kimi bilgileri kasıtlı tahrif etme çabalarına da değinerek, delilleriyle bunların hakikati yansıtmadığını, vakıaya uygun olmadığını ifade etti.

Müslümanların coğrafyasındaki İslami uyanış bakıyesi kesimlerin on yıllardır, silahlı mücadeleden demokratik seçimlerle sistem içi İslami hükümet arayışlarına, darbe yöntemlerinden seküler demokrasi içinde laik iktidar olmaya kadar, bir çok yöntemi denediklerini örnekleriyle anlatan Pamak; bu denemelerin sonucunun hep hüsran olduğunu ya Müslümanların katliamlara muhatap kılınıp acı bedeller ödeyerek, baskı ve yasaklarla kuşatılıp tüm birikimlerini kaybederek daha geriye gittiklerini ya da sekülerleşip liberalleşerek laik demokratik sisteme entegre olup eridiklerini ifade etti.
Nebevi yöntemin Müslümanlara zor geldiğini, Resulullah (s)’in de Hud suresindeki “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emri gelince, “Hud suresi beni kocattı” açıklamasıyla istikameti koruma konusunun ciddiyet ve önemine dikkat çekişini hatırlatarak, Müslümanların her şartta tevhidi istikameti koruma titizliği içinde olmaları gerektiğini, ama maalesef bu konuda büyük zaaf gösterildiğini, Nebevi yöntemin gereklerini taşımaktan bıkıp yorulduklarını, aceleyle iktidar nimetlerine ulaşmak ya da bir takım kazanımları elde etmek için batıl sistem içi siyasete eklemlenmekte bir sakınca görmediklerini ifade eden Pamak, konferansının sonunda Müslümanlara şu çağrıda bulundu;
“Denenmemiş bir tek yol kaldı. O da Peygamberimizin (s) önderliğinde nüzul sürecinde vahyin yönlendirmesiyle ilk Kur’an neslinin ortaya koyduğu Nebevi yöntemdir. Gelin tevhid akıdesinde bütünleşip Nebevi yöntemi hayata geçirmeye ve ilahi yardımı hak etmeye çalışalım.Kur’an’ın yolunu ve onun ilk şahidi Resulullah’ın mücadele sünnetini esas alarak, Mekke’deki onurlu ilk neslin örnekliğini günümüze taşımaya çalışalım. Vahyi hayatında sosyalleştirerek, cemaat planında şahidliğini yapacak, pratiğinde yaşamlaştırarak bu kurtarıcı mesajı insanlığa sunacak çağımızın Kur’an toplumunu, ümmet nüvesini oluşturalım.

“Bütün insanlık vahyin mesajına muhtaç iken ve karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kurtuluşa taşıyacak mesajı ihtiva eden muhteşem Kur’an bizim elimizde olduğu ve biz bu kitabı okuduğumuzu iddia ettiğimiz halde, cahiliyeye alternatif oluşturmayı bırakıp egemen şirk sistemine, modern seküler paradigmanın sapkın modellerine ve küresel kapitalizme eklemlenme sonucu doğuran sistem içi yollara saparsak, hem Allah hesap sorar, hem de bu kitabın mesajına muhtaç oldukları halde bizim ilkesizliklerimiz ve doğru bir temsil ortaya koyamamamız yüzünden ona ulaşamayan bütün insanlık hesap sorar.
“İşte bu hesap bilinciyle ürpererek, Rabbimizi razı etmek ve sorumluluklarımızı yerine getirmek amacıyla, Kur’an’ın kurtarıcı mesajını, ferdi ve ümmet planında şahidliğini yaparak, hayatımızda örnekleyerek insanlığa sunalım. Cahiliye sistemleri, ideolojileri ile uzlaşmadan, onlara itaat etmeden, onlara eklemlenmeden, modern ve geleneksel bütün cahiliyeyi reddederek özgün bir alternatif oluşturmakta ısrarcı olalım. Gücümüzün yettiğini yaptığımız, sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz halde, dünyevi ölçülerle bakıldığında bir başarı(!) elde edemesek bile, hiç değilse şehid Seyit Kutup misali “yoldaki İşaretler”i bir daha belirginleştiren, dikkat çeken bir çığlık da biz atarak, tavizsiz bir biçimde hakkı haykırarak can verelim ve gelecek nesillere takip edilmesi gereken ‘Yoldaki İşaretler’i hayatın içinde örnekleyerek bırakalım”.
Konferans gelen soruları cevaplama bölümüyle tamamlandı.