Yeter! Bu Gösteri Artık Sökmez. Sözü Muhatabına Söylemeyenlerle İşimiz olamaz… – Makale – Burhan Perk
Yeter! Bu Gösteri Artık Sökmez. Sözü Muhatabına Söylemeyenlerle İşimiz olamaz…
Daha önce 1 Ocak 2024 ve 1 Ocak 2025’te Galata köprüsünde sabahın erken saatlerinde mitingler düzenlenmişti. Bu sefer bir kaç gün sonrası için kısa bir yürüyüş… Beyazıt ve Ayasofya arasında… Yine Filistin için deniliyor. Ellerde fenerler, afişlerde sözde “direniş” mesajları. Ama bu filmi kaç kez izledik, kaç kez kandırıldık? Kimin neye ağladığını, kimin neye güldüğünü artık çok iyi biliyoruz.
Bu yürüyüşlerin, bu mitinglerin, bu gösterilerin gerçek niyetini görmemek için kör olmak gerekir. Çünkü gösteri yapanlar hep aynı kişiler. Her mitingde en önde onlar… Ama İsrail’le ticaret sürerken, katillerle anlaşmalar imzalanırken, ekonomik ilişkiler büyürken, hepsi suskun.
Kardeşim, sen yürüdüğünü sanıyorsun. Onlar seni oyunlarına alet ediyor. Bu insanlar katliam günlerinde ortada yok. Ama bir “imaj” ihtiyacı doğduğunda, bir “uluslararası algı” düzenlemesi gerektiğinde, bir de “ümmetin gazını alma vakti” geldiğinde sahneye çıkıyorlar.
Gözümüzün içine baka baka… Filistin için miting yapıyorlar ama İsrail’le 9 milyar dolarlık ticareti sürdürüyorlar. Sözde kınıyorlar ama el altından enerji işbirliği yapıyorlar. Mazlum edebiyatı yapıyorlar ama kendi ülkelerinde adalet isteyenlere gaz, cop, kelepçe reva görüyorlar.
Bu nasıl bir utanmazlıktır? Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür? Müslüman, kullanılan Olamaz…
Ey Müslüman! Sen ne zamandan beri sahte mitinglerin kalabalığı oldun? Ne zamandan beri zulme karşı ayağa kalktığını sanarken, zalimin vitrin süsü oldun?
Bu mitingler, gerçek bir hesaplaşma için değil, senin duygularını kullanmak için organize ediliyor.
Gerçek mitingde bedel ödenir. Gerçek yürüyüşte fener değil, yürek yanar. Gerçek direniş, kameraya değil Allah’a (cc) yapılır. Gerçek yürüyüş engellenir, önü açılmaz…
Ama bunlar? Onların derdi ne Kudüs ne Gazze. Onların derdi, kendi iktidarlarını, kendi kirli düzenlerini aklamak.
“Onlar insanları görsünler diye ibadet ederler.” (Maun-6)
Bu adamlar içeride kendi halkına zulmeder, dışarıda mazlumların üzerinden prim yapar. Ülkesinde adaletsizlik almış başını giderken, Filistin diye bağırmak neyin tiyatrosu? Kendi kardeşine zulmeden, Filistin için gözyaşı dökse ne olur?
Unutma kardeşim: Zalim kim olursa olsun zalimdir. Mazlumun dili, dini, ırkı yoktur. Ama bu insanlar, kendi zulümlerini örtmek için başka coğrafyalardaki acıyı malzeme yapıyor.
Artık uyanma vakti gelmedi mi? Hâlâ kandırılacak mıyız? Hâlâ aynı sahnede figüranlık mı yapacağız Kimi zaman Ramazan’da gözyaşı ile, kimi zaman miting meydanında sloganla, kimi zaman sosyal medyada “kıyam” edasıyla senin inancını, yüreğini ve samimiyetini kullanıyorlar.
“İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına dair sözleri seni hayran bırakır; kalbindekine ise Allah şahittir; oysa o azılı bir düşmandır.” (Bakara, 204)
Bunların kalbinde ümmet değil, menfaat var. Ağızlarında dua değil, hesap var. Gövdelerinde direniş değil, rol var.
Bu ümmetin gözyaşları artık sahne malzemesi yapılamaz. Bu halk, artık bu maskeleri tanıyor. Gösteriyle, imaj derdi ile, fenerle bu kandırmaca bitmez. Çünkü bu çağrı artık bir uyanış çağrısıdır.
Ey Müslüman! Zalimle tokalaşanın mitingine gitme. Avrupa’ya, “bizde Filistin hassasiyetine sahibiz” mesajı için sahneye çıkanların destekçisi olma. Mazlumu sadece seçim zamanı hatırlayanların arkasında yürüme. Gösteri yapana değil, bedel ödeyene kulak ver. Hakkı tut, adaleti ayakta tut, tek başına da olsan diren!
“Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği nebiilerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle beraberdir.” (Nisa, 69)