Güç Kimin İçin? Hangi Uğurda? ABD’nin Tuzağı…- Makale – Hüseyin ALTINIŞIK
Güç Kimin İçin? Hangi Uğurda? ABD’nin Tuzağı…
Yıllardır Pakistan, “Nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke” nazarıyla görülürdü. Ancak bu son gelişmeler bir kez daha gösterdi ki, önemli olan elindeki güç, teknoloji ya da silah değil; Allah’a (cc) olan doğru iman, teslimiyet ve adalet bilincidir. Zira Allah’ın (cc) yardımını celbeden şey, ne ordunun büyüklüğü ne de cephanenin gücüdür. Sadece tevhid üzere duran, hakkı savunan, zulme karşı direnen bir kalptir.
Pakistan Savunma Bakanı Havace Asıf’ın “Açık ve net söylüyorum, Afganistan, Pakistan için düşman bir ülkedir” sözlerinden sonra, ABD’nin katil başkanı Trump, Çin’in nükleer tesislerine yakın olan Afganistan’daki Bagram Askeri Üssü’nü yeniden ele geçirmek istediğini açıkladı. Bu tabloyu anlamak için büyük bir stratejist olmaya gerek yok. Anlaşılıyor ki, katil Amerika bu kez mayın tarlasına Pakistan’ı sürmeye hazırlanıyor. Afganistan’dan rezil ve yenilmiş olarak ayrılan ABD, şimdi aynı bölgeye farklı yollarla dönmenin planlarını yapıyor. Yani, bir kez daha Müslüman coğrafyayı birbirine kırdırma senaryosu devreye sokuluyor.
Buradan açıkça görülüyor ki; karakteri, inancı, hedefleri, misyonu ve vizyonu ne olursa olsun, Amerika özelinde küresel organizatörlerle iş birliği yapan her ülke, sahip olduğu imkânları er ya da geç kendi halkına, kardeşine ve dindaşına karşı kullanmaktan kaçınmayacaktır. Çünkü tevhidi çizgiden uzak olan, Allah’ın (cc) hükmünü değil beşerin sistemlerini esas alan hiçbir yapı, uzun vadede hak ve adalet üzere kalamaz.
Bugün Türkiye, “Bölgenin en güçlü ordusuna ve askeri teknolojisine sahip ülke” olarak lanse ediliyor. Elbette bu bir güç göstergesidir, ama asıl mesele bu gücün kim adına ve hangi amaç uğruna kullanılacağıdır. Peki yarın bu güç, stratejik ortaklık adı altında Amerika’nın ya da küresel sistemin çıkarları doğrultusunda kullanılmayacağının garantisini kim verebilir? Güç, eğer Allah’ın (cc) rızası için, mazlumun yanında, zalime karşı kullanılmazsa; o güç, sahibinin kaybedilmiş bir imtihanı olur.
İslami bilinç, Müslüman toplumların asıl zırhıdır. Tanklar, uçaklar, nükleer başlıklar değil; Allah’a (cc) kayıtsız şartsız iman eden bir ümmetin dirayeti, Allah’a (cc) dayanarak hareket eden liderlerin feraseti bu ümmeti koruyabilir. Bugün bize düşen, teknolojik üstünlükle değil, imani dirilişle yeniden ayağa kalkmaktır. Çünkü tarih göstermiştir ki; imanla yürüyen bir topluluk, en zayıf anında bile galip gelebilir. Ama Allah’ı (cc) unutan, güçle övünen bir topluluk, en güçlü anında bile zillete düşer.
Hüseyin ALTINIŞIK