Asıl Suçlu Kim? Düzen Nasıl Bir Düzen? – Makale – Burhan PERK
Asıl Suçlu Kim? Düzen Nasıl Bir Düzen?
Geçtiğimiz günlerde polislerin öldürüldüğü haberleri düştü önümüze. Henüz 16 yaşında bir lise öğrencisi tetiğe bastı, ocaklar söndü. Ondan önce bir savcı, 18 yaşındaki bir gencin bıçak darbeleriyle hayattan koparılmıştı. Bunlar sadece medyaya yansıyanlar… Kim bilir duyulmayan, üzeri örtülen kaç olay var. Peki, bu cinayetlerin tek suçlusu bu gençler mi? Yoksa hepimizin içinde yaşadığı düzen mi?
Koca bir toplumda yaşıyoruz. Kurumlar çok, tabelalar parlak, binalar görkemli. Ama isimler var, ruh yok. Çünkü tevhid yok.
Milli Eğitim Bakanlığı var ama ilim yok. Okullar var ama Allah’ın (cc) kitabı merkeze alınmadığı için gençlik yönsüz. Bilgi çok, fakat hikmet yok. Çocuklar yabancı diller öğreniyor ama kendi değerlerini bilmiyor. Ellerinde telefon, gözleri ekranlarda; sanal kahramanların peşindeler. Peki, gerçek kahraman olan Peygamberimizi, sahabeyi tanıyorlar mı?
Adalet Bakanlığı var ama adalet yok. Süslü binalarda mahkemeler kuruluyor, fakat Allah’ın (cc) indirdiği ile hükmedilmedikçe gerçek adalet gelmez. Dosyalar yığılmış, ama hakkı gözeten yürekler yok. Terazi eğrilince toplum da eğrilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı var, hutbeler okunuyor, camiler doluyor. Ama kalpler boş. Din hayatın merkezinde değilse, Kur’an evde rafta kalıyorsa, cuma namazı ile pazartesi iş hayatı birbirinden kopuksa bu, tevhid değil; parçalanmış bir din anlayışıdır.
Sağlık Bakanlığı var ama toplumun ruhu hasta. İntihar eden gençler, antidepresanlara mahkum insanlar, umutsuzluğa boğulmuş kalabalıklar… Bedenler tedavi ediliyor ama kalpler Allah’ın (cc) zikrinden uzak olduğu için asıl hastalık devam ediyor.
RTÜK var ama ekranlar ahlaksızlık saçıyor. Kurumun başındaki kişi bile “ailemle birlikte dizi izleyemiyorum” diyorsa, milyonlarca anne-baba ne yapsın? Televizyon, internet, sosyal medya… Hepsi şehvet, şiddet ve israf pompalıyor. Allah’ın (cc) ölçüsü olmayınca zehir her eve sızıyor.
Emniyet birimleri var ama güven yok. İnsan karakola çağrıldığında adalet umacağına korkuyor. Oysa emniyet güvenin simgesi olmalıydı. Fakat Allah’ın (cc) hükmü unutulunca, kalkan güven değil korku oluyor.
Cezaevleri var ama ıslah evi yok. Gençler içeri atılıyor, fakat çıkınca daha da hırçın ve umutsuz oluyorlar. Kalpler tevhid ile yumuşamayınca taş gibi kalıyor.
Aile Bakanlığı var ama aile yok. Yuvalar dağılmış, boşanmalar artmış, çocuklar sokaklara terk edilmiş. Tevhid temelli bir aile anlayışı olmayınca evler barınak oluyor ama yuva olmuyor.
Tarım Bakanlığı var ama sofralarda bereket yok. Çünkü bereket sadece toprakta değil, Allah’ın (cc) lütfunda gizli. Helali unuttuk, israfı çoğalttık, bereketi kaybettik.
Gençlik ve Spor Bakanlığı var ama gençlik yok. Spor çok, ama fazilet yok. Salonlar dolup taşsa da yürekler boş. Gençler ümmetin derdiyle değil, sahte kahramanların peşinde koşuyor.
Üstelik yanlış eğitim ve ilimsizlik gençleri iki uçtan birine savuruyor. Ya tağuti partilerin içinde “adalet mücadelesi” adı altında tüketiliyorlar ya da silahlı bir yapılanmaya dahil edilerek hak arayışı söylemi ile teröre sürükleniyorlar. Oysa İslam’ın adalet anlayışı ne zulme rıza gösterir, ne de haksız şiddeti onaylar. Gençlik ilimle, tevhid ile ve hikmetle beslenmediğinde, bu boşluğu ya sistemin sahte vaatleri ya da gayrimeşru yollar dolduruyor.
Bir çocuk suç işlediğinde aslında yalnızca bir birey kaybolmaz. Toplumun hangi değerini kaybettiği ortaya çıkar. İslam bize “her koyun kendi bacağından asılır” demez; “Hepiniz çobansınız ve sürünüzden sorumlusunuz” der.
O halde suçu sadece gençlere yükleyip kenara çekilemeyiz. Biz bu düzenin sessiz şahitleriyiz. Adaletsizliğe ses çıkarmayan, eğitimdeki yozlaşmaya göz yuman, dinin hayattan çekilmesine aldırmayan… Asıl suç işte burada. Gücü elinde tutup zulmü yayan tağutlarda… Bu düzende, bu tuğyana ses çıkarmayan toplumun kendisinde.
Egemenlik kayıtsız şartsız yalnızca Allah’ındır. İnsan eliyle yapılan yasalar Allah’ın (cc) hükmünün önüne geçtiğinde ortaya düzen değil kaos çıkar. Batı dünyasına bakın. Din yok, vahiy yok; ama teknoloji, bilim ve para var. Peki huzur var mı? Yok. Çünkü huzur tevhidde, Allah’ın (cc) hükmüne teslimiyettedir.
Adaletin olmadığı yerde zulüm büyür. Merhametin olmadığı yerde kin kök salar. Hikmetin olmadığı yerde kaos egemen olur. Kur’an bize adaleti emreder, Peygamberimiz merhameti öğretir. Biz bunları hayatımızdan çıkarınca kan ve gözyaşı dinmez.
Bugünkü düzenin adı var ama ruhu yok. O ruh, tevhid ruhudur. Onu yeniden diriltelim. Allah’ın (cc) kitabını hayatımıza, Rasul’ün (sav) sünnetini adımlarımıza taşıyalım. Aksi halde daha çok çocuk, genç kaybolacak, daha çok ocak sönecek.
Allah (cc) bizleri yeniden tevhid ile diriltsin, adalet ve merhamet ile toplumu ıslah etsin. 🤲🏻