Resulullah’tan (sav) Affın ve Eğitimin Edebi… – (MAKALE) – Burhan PERK
Resulullah’tan (sav) Affın ve Eğitimin Edebi…
“Beni öldürmek için evinden çıkmıştın, hatırlıyor musun ey Ömer?” demedi Allah Resul’ü, Hz. Ömer (ra) İslam’a girdiğinde yada sonraki yıllarda. Geçmişini yüzüne vurmadı, kalbini incitmedi, mahcup etmedi… Aksine onu, ümmetin sarsılmaz direklerinden biri yaptı. Çünkü O (sav), kin tutan değil; gönül tutan bir peygamberdi. O, affın, merhametin ve hikmetin en yüce timsaliydi.
Uhud… Resulullah’ın (sav) kesin emrine rağmen görev yerini terk eden okçular… Erken bir zafer sevinci ile yerlerini bırakmışlardı. Bedeli ağır oldu. Canlar verildi, kalpler yandı. Ama ne Kur’an onları ifşa etti, ne Resulullah isimlerini saydı. Çünkü dert, kişiyi mahcup etmek değil; hatayı düzeltmekti. Çünkü onun (sav) terbiyesinde amaç, insanı utandırmak değil, ayağa kaldırmaktı.
Huneyn… Müslümanlar çoktular ama bir anlık gafletle dağılıp kaçtılar. Resulullah’ın (sav) çevresinde yalnızca bir avuç mümin kalmıştı. Ama O yine affetti, yine topladı, yine kalpleri kardeşliğe davet etti. Çünkü O biliyordu: İnsan hata eder ama merhametle eğitilirse yeniden dirilir.
Hatib bin Beltea… Mekke’nin fethinden önce müşriklere gizli mektup gönderen bir sahabi…Birileri onun boynunu vurmaya hazırdı. Ama Resulullah (sav) onu dinledi. “O, Bedir’e katılmıştır. Allah (cc), Bedir ehline bakmış ve onları affetmiştir” buyurdu. O, insanların niyetini sorgulamadan infaz etmedi; zanla değil, adaletle hükmetti.
Bütün bu örnekler bize şunu öğretir: İnsan hata eder… Ama hatanın ardından sergilenen tavır, insanın kalbinde iz bırakır. Resulullah (sav), kişileri ifşa etmezdi; davranışı hedef alırdı. Yanlışı düzeltir, kişiyi yüceltirdi. Zira onun yönteminde “utandırmak” değil, “ıslahtır” asıl olan.
Bugün ise biz, bir yanlış gördüğümüzde, hatayı değil kişiyi konuşur olduk. İfşa, ayıplama, dışlama… Oysa Resulullah’ın (sav) yönteminde bu yoktu. O, hata yapanı kaybetmek istemezdi. Kazanmak isterdi.
Affetmek, bazen konuşmamaktır. Bazen dua etmektir, bazen de sessizce koluna girip yanında yürümektir. Yargılamadan önce, insanın geçmişine değil, tevbesine bakmaktır. Hataları kişiyle değil, hikmetle düzeltmek bir peygamber ahlakıdır.
Bugün onun (sav) izinden gitmek istiyorsak, yargılayan değil, anlayan… Kıran değil, onaran…Dışlayan değil, kucaklayan olmalıyız. Çünkü birini kazanmak, yüzünü yere eğdirmekle değil; kalbini Allah’a (cc) döndürmekle mümkündür.
Rabbimiz bize, affeden bir kalp, anlayan bir bakış ve merhametle yaklaşan bir dil nasip etsin. 🤲🏻 Zira Resulullah’ın (sav) terbiyesiyle şekillenen bir toplum, hatasız değil; affedici bir toplumdur.